İyi ki bayramlar var… Günlük koşuşturmacaya bir iki gün ara verip başka bir hayata adım atıyoruz sanki… Aramayı unuttuklarımızı arıyoruz. Göremediklerimizi ziyaret ediyoruz. Büyükleri küçükleri sevindiriyoruz. Allah hepimize bayramı huzurla güzellikle geçirmeyi nasip etsin…
Bayram öncelikle manevi bir güzellik elbette. Tatlı dil, güler yüz, samimiyet, dostluk kardeşlik zamanı. İmkanlar elverdiğince misafirini güzel ağırlamak isteyen, ne pişirsem diye düşünenler için birkaç seçenek hatırlatmak istedim.
Annemin bayrama has yemekleri olur. Her bayram aynı börek, aynı baklava, aynı sarma, aynı badem şekeri, aynı renkli yaldız içinde çikolata… Herkes de bayılır. Yenge baklavanı yemeye geldik diye itiraf da ederler. Bir de, babam çocuk sevindirmeyi çok sevdiği için çocuklarının teşvikiyle gelenler vardır. Onlar da itiraf eder… İşte annemin efsane üçlüsü: anneannemin mıska tatlısı, babaannemin Boşnak usulü kıymalı patatesli böreği, üzümlü fıstıklı yaprak sarması.
Kayınvalidemin evinde de bayram sabahı mis gibi bir ayran aşı içiliyor. Buğdaylı, köfteli, yoğurtlu doyurucu ve çok lezzetli bir çorba. Lokum gibi pişmiş etli yaprak sarması, kete ve börek yeniyor. Erzurum evinde en makbulü su böreği tabii. Gelene gidene de gün içinde bunlar ikram ediliyor. Sanat eseri kadayıf dolmasını da unutmayalım.
Diyarbakırlı komşularımız mayalı hamurdan yağlı, kuru, güzel kokulu, çok lezzetli bir çörek ikram ederlerdi. Bayram çöreği, külünçe veya besmet de deniyor ismine.
Ekşili acılı Antep usulü zeytinyağlı yaprak sarması hazırlamayı, evde ev yapımı limonata, hoşaf veya şerbet bulundurmayı da düşünebilirsiniz.
Bayram için pek çok şey yapılabilir ama önceden hazırlanabilecek, bir iki gün içinde bozulmayacak, biraz daha dayanıklı yemekler tercih ediliyor daha çok.
Bir kere daha, iyi bayramlar :)
Bir yanıt yazın