20 Eylül 2007’de, “Pinokyo” Ayşe Özgün başlığıyla yazdığım yazıyı tekrar yayınlıyorum. Market raflarında gördüğümüz meyveli yoğurtlar gerçekten faydalı mı? İşte gerçekler:
Televizyonda yayınlanan bir meyveli yoğurt reklâmı tüylerimi diken diken etti. Senaryoya göre, “ikna gücü yüksek, aydın, güvenilir” Ayşe Özgün yoğurt fabrikasına gidiyor. Büyük bir medeni cesaretle kafasındaki bütün soruları fabrikada çalışan, beyaz önlüklü, “güvenilir bir uzmana” soruyor. Uzman temiz, güler yüzüyle içimizi rahatlatacak cevaplar veriyor. Biz de hemen markete koşuyor, çoluğa çocuğa eşe dosta meyveli yoğurtlar alıyor, bunların ne kadar şifalı şeyler olduğunu düşünerek yanaklarımızın sağlıktan pembeleşmesini bekliyoruz.
Ama olmuyor. Yanaklar bir türlü pembeleşmiyor. Çocukların yüzü gittikçe soluyor.
Bu meyveli yoğurtlar – ya da üreticinin verdiği isimle meyveli peynirler ya da zekâ küpleri – çocuklara sağlık, şifa veremez çünkü içleri “kötü” şeylerle dolu.
Şeker: Çocukların “obez” olmasının en büyük sorumlusu şeker. Jelibon vücutlu bu kadar küçük çocuk, delikanlı, genç kız varken, neden hala onlara şeker yedirmeye devam ediyoruz? Mis gibi, “şekersiz” koyun, manda, keçi yoğurtları, kaymaklı-kaymaksız yoğurtlarla dolu bir ülkede, yoğurdun anavatanı sayılan bir yerde yaşıyoruz.
Boya: “Peki, bu yoğurtlar nasıl bu kadar renkli oluyor?” diye sorduğunda, uzman “Biz meyveleri tazeyken alıp donduruyoruz da ondan, aynı evdeki gibi” cevabını veriyor. O sırada derin dondurucusundan pembe renkli, üzerinde dumanı tüten donmuş meyveleri gösteriyor.
Büyük yalan! Meyveli yoğurtların parlak, albenili renkleri, aynı duvarınızı boyatacağınız rengi seçtiğiniz pantone kataloğu gibi, renk kataloglarından seçiliyor. Renklerin birkaç tanesi ile yoğurt denemesi yapılıyor. Bu boyalar, bizzat ürünün tüketicisi olacak minik çocuklara gösterilerek hangisini beğendikleri soruluyor.
İsterseniz evde bir deneyin. Önce bir meyveyi dondurun. Onu koyu bir yoğurtla karıştırın, bir hafta bekletin. Bakalım rengi fosforlu pembe olacak mı? Yoğurt şirketleri meyve püresi yapan başka şirketlerden “aylar önce” ezilmiş, püre haline getirilmiş, büyük ihtimal rengi kaçmış meyve ezmeleri satın alıyorlar.
Parfüm: Piyasada aroma denen şeylere “parfüm” demeyi tercih ediyorum. Çünkü insan aromanın doğal bir şey olacağını zannediyor. Oysa bu tür gıda ürünlerinde kullanılan çoğu parfüm, laboratuvarda üretilen kimyasal kokular. Yani, boynunuza sürdüğünüz parfüm de, yoğurdun içindeki parfüm de aynı şekilde üretiliyor.
Ekşimiyor: Reklâmdaki sorulardan biri de “Bu yoğurtlar nasıl bu kadar uzun ömürlü oluyor?”. Uzun ömürlü olması bir marifet değil, tam tersine yoğurdun öldürülmüş bir yoğurt olduğunu gösteriyor.
Yoğurdun makbul olanı, ekşiyebilen yoğurttur. Sütün mayalanmasına sebep olan bakterilerin yaşadığını, yoğurdun canlı olduğunu gösterir. Buzdolabında 1 ay durduğu halde ekşimeyen yoğurttan bir fayda beklemeyin.
Bu sömürgen kurtlar, yok çocuğun zekâsını artırıyor, yok vitamin depolatıyor, yok boy uzatıyor diyerek ana babaların dişinden tırnağından arttırdığı paralarla pahalı ve “kötü” yoğurtlar almaları için çabalıyorlar.
Her taşın altından çıkan uluslararası şirketler yoğurt ülkesinde bize yoğurt satıyorlar. Bu şirketlerin kötü yoğurtlarına merak saldığımız için köy yoğurtlarımızın, manda sütlerinin, hakiki manda kaymaklarının alıcısı kalmıyor.
Kendi meyveli yoğurdunuzu kendiniz yapın
Etrafımızda meyve de, yoğurt da bol. Hangi mevsimdeyseniz, şeftali, kayısı, çilek, vişne, armut, muz gibi meyveleri doğrayın, yoğurtla karıştırın. Çocuğunuz ille de tatlı olsun isterse biraz pekmez veya bal ilave edin. Anadolu’da “saksağan beyni” isimli bir tatlı yapılır: Yoğurdun üzerine biraz pekmez koyar, karıştırırsınız, afiyetle yersiniz.
Çocuğunuzun gerçekten sağlıklı olması için gerçek süt, gerçek yoğurt
Karadenizli bir tanıdığım köyde geçen çocukluğunda babaannesinin verdiği değerli hediyeyi unutamıyor: Babaanne ineğini sağar sağmaz, ılık sütünden içirtirmiş.
Çayırlarda gezinerek, otlayarak yaşayan mutlu ineklerin sütünün son derece şifalı olduğu artık birçok uzman tarafından dile getiriliyor. Hatta, mutlu ineklerden sağılmış güzel sütlerin pastörize edilmeden içilmesini savunuyorlar. Sütün kutuya girmeden önce maruz kaldığı pastörizasyon ve homojenizasyon gibi işlemler onu öldürüyor.
Çocuğunuzun gerçekten sağlıklı olmasını istiyorsanız onu market yiyeceklerinden uzak tutun. Gerçek süt ve gerçek yoğurt yedirebilmenin yollarını arayın.
Bir yanıt yazın